Jinekolojik Kanserler
Kadın kanserlerin % 40-45′ini, rahim ağzı, rahim, yumurtalık, vajen(vajina), vulva (dış genital bölge) ve tüplerde gelişen jinekolojik kanserlerin oluşturduğu belirtildi.
Jinekolojik kanserlerden korunmak için her yıl en az bir kere muayene olunması ve gerekli taramalar tamamlanarak uzman hekim tarafından incelenmesi gerekir.
Rahim Ağzı Kanseri
En sık rastlanan jinekolojik kanser türünün, rahim ağzından kaynaklanan ve halk arasında rahim ağzı kanseri olarak adlandırılan “serviks” kanseridir. Rahim ağzı kanserinin dünya genelinde meme kanserinden sonra kadınlarda en sık görülen kanser türüdür.
Rahim ağzı kanseri rahim ağzı anormal hücre çoğalmasıdır. Rahim ağzı kanseri yaşamı tehdit edebilen ciddi bir hastalıktır.
Rahim ağzı kanserlerinin neredeyse tümü Human Papillomavirüs (HPV) adı verilen bir virüsün belirli tiplerinden kaynaklanır. Tedavi edilmezse, bu anormal hücreler bazen kanser hücrelerine dönüşebilir.Rahim ağzı kanserinin en önemli sonucu ölüm olabileceği gibi, tedavi edilse dahi doğurganlığı engelleyebilir.
Diğer kanserler gibi, rahim ağzı kanseri de birçok şekilde tedavi edilebilir. Tedaviyi seçmeden önce Kanserin boyutları ve hangi bölgelere yayıldığı , Kadının yaşı ve genel sağlığı gibi faktörler gözönüne alınarak seçilir.
Rahim ağzı kanseri tedavisinde 3 ana yöntem cerrahi, radyasyon tedavisi ve kemoterapidir.
Rahim Kanseri
Kadınlardaki tüm kanserler arasında dördüncü sırada olup, aynı zamanda en sık görülen kadın üreme sistemi kanseridir. Rahim kanseri genellikle menopoz sonrası yıllarda ortaya çıkmaktadır. Genellikle 50-60 yaşları arasında görülür.
Kadının aşırı derecede östrojen hormonuna maruz kalması rahim kanseri riskini artıran bir faktördür. Yani östrojen ve progesteron hormonu arasında denge bozulmuştur. Yaşanan bu hormonal bozuklukların etkisiyle rahimdeki endometriyum tabaksında hücresel değişiklikler olur. Bu hücresel değişiklikler zamanla rahimde kansere yol açar.
Anormal vajina kanama ve lekelenme rahim kanserinin en önemli bulgularıdır. Ağrı nadir bir bulgudur. Rahim kanseri erken dönemlerinden itibaren bu yakınmaya yol açtığı için erken teşhis ve tedavisi mümkündür. Endometrial biyopsi ile alınan hücrelerin patolofjik inceleme sonrasında rahim kanseri tanısı konur.
Rahim kanserinin tedavisinde cerrahi olarak rahimi almak (histerektomi operasyonu) temel prensiptir. Operasyon sırasında hastalığın yaygınlığını saptamak amacıyla karın içersinden örnekler alınır, tüpler ve yumurtalıklar çıkartılır. Bunlara ilave olarak alt karın bölgesi ve aort damarı etrafındaki lenf bezlerinden de örnekler alınır.
Ameliyat sonrasında çıkartılan tüm parçalar patolojik değerlendirmeye alınarak hastalığın yaygınlığı saptanır. Eğer kanser rahim dışarısına yayılmamışsa histerektomi tam kür sağlar.
Ancak kanser başka organ veya lenf dokularına da yayılmışsa ek bir tedavi gerekecektir. Bu tür ilerlemiş rahim kanserlerinde cerrahiden sonra radyasyon (ışın) tedavisi uygulanmaktadır. Çok özel bazı durumlarda ilaç tedavisi (kemoterapi) de rahim kanseri tedavisinde uygulanabilmektedir.
Yumurtalık Kanseri
Yumurtalık kanseri herhangi bir belirti vermeden ileri evrelere ulaştığı için jineklolojik kanserl içinde çok korkulan kanserdir. Düzenli jinekolojik muayene dışında erken tanıda kullanılabilcek bir yöntem yoktur. 50-60 yaşları arasında ve gebe kalmamış kişilerde daha sık görülür. Bazı ailelerde ise genetik yatkınlık vardır.
Kanser, vücudumuzdaki hücreleri çeşitli mekanizmalarla etkileyince hücreler ihtiyaç dışı anormal bölünmeye ve sonucunda kontrol dışı çoğalmaya başlar. Oysa ihtiyaç dışı oluşan hücreler anormaldir ve bunlara “tümör” adı verilir. Tümörler selim ya da habis olabilirler. Yumurtalık kistleri selimdir, ve kendiliğinden kaybolabileceği gibi gerekirse operasyonla çıkartılabilir. Selim huylu tümörler çevre dokuları istila etmezler. Ama habis diye adlandırdığımız tümörler hem yumurtalıkları hem de çevre dokuları işgal ederler.
Yumurtalık kanseri karnın içinde bağırsaklara, mideye, hatta kan veya lenfatik yolla vücudun uzak bölgelerine kadar yayılabilirler.
Yumurtalık kanserlerinin birkaç çeşidi vardır. Bunlardan en sık rastlanan “epitelyal over kanseri” dir.
Erken tanının zorluğundan söz edilmişti. Kanser, şikayete yol açana kadar çok ilerlemiş olabilmektedir. Şişkinlik, gaz hissi, karnın alt yarısında rahatsızlık hissi, iştah azalması, veya tokluk hissi gibi şikayetler olabilir. Hazımsızlık, bulantı, kilo kaybı dikkati çekebilir. Büyümüş tümör komşu organlara bası yapıp, sık idrar yapma isteğine yol açabilir. Daha seyrek olarak hazneden kanama görülebilir. Karnın içinde sıvı birikmesi şişkinliğe, akciğer yaprakları arasında sıvı birikmesi ise nefes darlığına yol açabilir.
Hastalığın yaygınlığı, hastanın yaşı ve genel durumu tedavi şeklini etkilemektedir. Over kanserinin klasik tedavisi cerrahi ve ardından yapılan ilaç (kemoterapi) tedavisidir. Bazı durumlarda hastanın şikayetlerini gidermek için radyoterapide (ışın tedavisi) uygulanabilir.
Vajen (Vajina) Kanseri
Vajina kanseri, vajinada kanser olması durumuna denir. Cinsel geçişli hastalıklardan HPV enfeksiyonunun bu kansere neden olduğu düşünülmektedir. Genellikle 45-65 yaşları arasında kadınlarda görülmektedir. Vajina kanserinin en sık görülen belirtisi akıntıdır. Özellikle kanlı vajinal akıntı başlıca yakınmadır. Bu kanlı vajinal kanama düzensiz ve postmenopozal karakterdedir. İdrar yollarına yayılım yolu ile bu sisteme ait belirtilerde hastalığa zamanla eşlik edebilir. Vajina kanserli olguların %5 ‘inde kronil pelvik ağrı şikayeti tanı anında mevcuttur.
Vajina kanserlerinin tedavisi, kanserin yerleşim bölgesine göre ve kanserin büyüklüğüne bağlıdır. Kanser vajinanın tepesinde rahim ağzına yakın yerleşmişse cerrahi olarak rahim ve vajinanın 1/3’lük üst kısmı çıkartılır. Bu işleme alt karın bölgesi lenf bezlerinin çıkartılması da eklenir. Cerrahi sonrası radyoterapi (ışın tedavisi) uygulanır. Kanser vagenin orta bölümüne yerleşmişse cerrahi uygulanmaz sadece rayoterapi uygulanır. Kanser vagenin girişine yani alt 1/3’lük kısma yerleşmişse dış vajina ile birlikte vagenin alt 1/3’lük kısmı cerrahi olarak çıkartılır. Bu tedaviye radyoterapi de eklenir. Vajina kanserinin tedavi sonrasında ortaya çıkan cinsel ilişki problemleri rekonstrüktif cerrahi metodları ile çözülebilmektedir.
Vulva Kanseri
Vulva, kadınların dış üreme organı olup, küçük ve büyük dudaklardan, klitoristen ve vagen girişinden oluşur. Vajina kanserinden biraz daha sık olmakla birlikte yine de oldukça nadir görülen bir genital kanserdir. Vulva kanseri kadınlar içinde görülme oranı yüzde 3 dür. Genelde menopoza girdikten birkaç yıl sonra meydana gelmektedir. Bu kanser türüde HPV enfeksiyonu kaynaklı olduğu düşünülmektedir.
Kadınlarda ilk şikayet genellikle kaşınma şikayetidir. Daha sonra cilt değişikliği, sertleşme, kabuklaşma, kabarma şeklinde ortaya çıkar. Bir çok kadında bu farklılaşmayı hisseder.
Vulvektomi adı verilen bir operasyonla geniş bir operasyon ile vulva ve kasık lenf bezleri çıkartılır. Vulvanın çıkartılması kadınlarda cinsel fonksiyon bozukluklarına yol açabilceği için ameliyattan sonra plastik cerrahlar tarafından vulva ve vajina estetiği yapılabilmektedir. Cerrahin sonrası onkolog tarafından radyoterapi, ışın tedaviside genllikle yapılmaktadır.